04.03.2007 Hürriyet İNSAN KAYNAKLARI
BİLKENT İŞLETME
DİPLOMASINI TESCİLLEDİ
Bilkent
Üniversitesi İşletme Fakültesi, diplomasını AACSB’ye (The Association to Advance
Collegiate Schools of Business) akredite olarak tescilledi. Böylece Bilkent, kuruluşun
Türkiye’deki tek akredite üniversitesi oldu.
1916’da ABD’de kurulan AACSB, işletme fakültelerin kalitelerini belirli bir
standarta getirmesini sağlıyor. Dünya’da yaklaşık 3 bin işletme fakültesi
bulunuyor. Bunların yüzde 15’i AACSB’ye akredite oldu. Bu rakam, 30’u Avrupa
ülkelerinde olmak üzere 540 fakülteye denk geliyor.
AACSB dünyada işletme fakültelerinin erişebileceği en yüksek eğitim standartını
temsil ediyor. Akreditasyona başvuran her fakülte yurtdışından gelen bir dekanlar
grubu tarafından incelemeye alınıyor. Fakültedeki öğretim üyelerinin yayınları,
eğitim programları, öğrenci profili, üniversitenin fakülteye sağladığı olanaklar
ve kaynakların kullanımı mercek altına alınıyor. Akreditasyon beş yıllık bir
süreyi kapsıyor. Fakülte, her yılın sonunda bir rapor hazırlayarak çalışmaları
hakkında bilgi veriyor.
Bilkent İşletme Fakültesi ise üç yıllık bir çalışmanın ardından kuruluşa
katıldı. Fakülte önce AACSB’ye 250 sayfalık bir rapor sundu. Sonra üç dekan
Türkiye’ye gelerek, öğretim üyeleri, öğrenciler, mezunlar ve işverenlerle
mülakatlar yaptı. Ardından bir rapor hazırlayarak, eksikleri üniversiteye ilettiler.
Bu eksikler kapsamında öğretim kadrosuna ktılan Prof. Dr. Erhan Erkut, akreditasyon
sürecinin fakültenin kendisini görme fırsatı sağladığını söylüyor:
“Bu aslında kendi kendini inceleme süreci. Her yıl hazırladığımız rapor,
misyonumuz doğrultusunda hareket edip etmediğimizi gösteriyor. Öğrencilerimizin
işletme alanındaki yeterliliğini dışarıdan bir kuruma ölçtürüyoruz. Eksikler
varsa tamamlamaya çalışıyoruz. Sürekli büyüteç altındasınız. Aynaya
bakıyorsunuz, bir yandan da başkaları size bakıyor. Aynadan gördüğünüz resmi
çekip sürekli dışarıya göndermek zorundasınız. Saklamak gizlemek yok; çünkü bu
bir toplam kalite süreci. Akreditasyon için her programa ayrı eğitim hedefleri
koymanız gerekiyor. Bu hedeflere nasıl ulaştığınızı dökümanlarla kanıtlamanız
lazım. Mezun öğrencilerimizin belli bir performansa çıkmalarını sağlayacağız.
Diğer okullar da buna katıldığında bütün ülkelerde işletme fakültelerinin
kalitesi yükselmeye başlıyor.”
ÖĞRETİM KADROSU EKSİKTİ
Erkut, akreditasyonun en büyük faydasının ise diplomalarının kalitesinin başka bir
kuruluş tarafından tescil edilmesi olarak görüyor. Süreç sonunda öğrencilerin
yurtdışında master veya doktora programlarında çok rahat edeceklerini de ekliyor:
“Bir yıl bile olmadan çok fazla üniversiteden değişim programı başlatmak için
teklif geldi” diyor.
Peki akreditasyon sürecinde ortaya çıkan en büyük eksiklik neydi? Erkut,
“Eğitimdeki hedeflerimizin belirlenmesi ve hoca kadromuzdu” diye cevap veriyor bu
soruya:
“Hem lisans, hem master hem de doktora programları için hedeflerimizi belirlemeliydik.
Üç ay süresince öğretim üyesi arkadaşlarımızla toplantılar yaptık. Bir yandan
da, fakültemizin dünya çapında araştırmalar yapmaya yetecek kadrosu olmadığını
gördüler ve ‘Büyümeniz lazım’ dediler. Hatta alabildiğiniz kadar da kıdemli
öğretim üyesi alarak büyüyün, denildi. Bundan sonra ben geldim ve ardından dokuz
öğretim üyesi geldi. 30 kişilik bir kadro oluşturduk. Şu anda dünya çapında
araştırma yapabilecek kritik sayıya ulaşmış durumdayız.”
|