08.06.2006 Sabah ANKARA
DNA’NIN YAPISI
SANAT KONUSU OLDU
Bundan elli yıl
önce James Watson ve Francis Crick, 20.YY’ın temel buluşlarından birini
gerçekleştirdiler. DNA’nın ikili sarmal yapısını çözdüler ve böylece
molekülün bir nesilden diğerine nasıl bilgi aktardığını anladılar. Bilim ve
tıpta büyük gelişmelere yol açacak buluş, moleküler biyolojide bir devrim
başlattı.
James Watson bilim dünyasında olduğu kadar edebiyat çevrelerinde de sözünü
sakınmayan tarzıyla sıkça tartışmalara yol açan fikirlerinden oluşan kitaplarıyla
da tanınıyor. Watson’ın moleküler biyolojinin gelişimin tarihi ve DNA dünyasına
yolculuk ismini taşıyan kişisel arşivinden oluşan sergisi Bilkent Üniversitesi’nde
büyük ilgi görüyor.
Orijinal parçaların yer aldığı sergi, altı ayrı bölümden oluşuyor. Nobel
ödülünü aldığı makalesinden oluşan birinci bölüm, DNA molekülünün
yapısının keşfine yolculuğa çıkarıyor. Genin moleküler biyolojisi, DNA tutkusu:
Genler, Genomlar ve Toplum gibi kitaplarıyla ünlü Watson’ın yayınlarının yer
aldığı ikinci bölümde, Tübitak Yayınlarından Türkçe’ye çevrilmiş olan İkili
Sarmal’ın orijinali de yer alıyor. Dördüncü bölümde moleküler biyoloji ile
ilgili gelişmelerdeki bilim politikalarının serüveni gözler önüne seriliyor.
Kennedy’nin başkanlığında kurulan bilim konseyindeki tartışmalar, karşıt
görüşlerle sürecin yer aldığı bölümün ardından beşinci bölümde bilimsel
çalışmaların etik tartışmalara konu olması sergileniyor. Kök hücre projesindeki
kimlik taraması yapılması tartışmalarında bilimi savunan Watson’ın bu bölümde
gençlere öğütleri de yer alıyor. Sergide yer alan DNA molekülünün yapısını
keşfettiği dönemde tuttuğu günlüğünü desergiye katan Watson, gençlere düzenli
ve programlı bir arşiv oluşturmayı, hiçbir zaman ortamda en akıllı kişi olarak
kendilerini görmemeyi ve Pazar günleri çalışmayı öğütlüyor.
DNA ART
James Watson DNA molekülünü bulduğunda 25 yaşındaydı ve o dönemde kız
arkadaşlarına olan mektuplarını da sergiye katmış. Mektuplarında her zaman DNA
molekülünden bahseden Watson’ın, oluşumunda yer aldığı RNA Kravat Kulübü’nün
kravatı, ABD’nin Watson’a verdiği “Özgürlük Madalyası” gibi objelere sergide
ilgi çeken objelere arasında. Öncesinde New York, Chicago, Berlin’de bulunan önemli
müze veya üniversitelerde açılan sergi, Ankara’dan sonra Pekin’e hareket edecek.
Gittiği ülkelerde oradaki çalışmalara yönelik eklemelerin yapıldığı sergi,
Türkiye’de DNA ve Sanat temasını işliyor. Serginin danışman komitesinde yer alan
Prof. Dr. Tayfun Özçelik, serginin altıncı ve son bölümünün DNA’nın
yapısının ve etkilerinin sanata yansımasını gösterdiğini belirtiyor.
Sanat alanlarında DNA Art veya Genome Art olarak adlandırılan eserler, bilimsel
gerçekleri topluma yansıtabileceğini ispatlıyor. DNA sanat akımı konularıyla ilgili
çalışmalar yapan ve makaleler yazan Özçelik, son bölümde Metropolitan Müzesi’nde
sergilenen desen çalışmalarını da sergiye katmış. Serginin hazırlık aşamasında
bir yarışma düzenlediklerini anlatan Özçelik, Genome Art’ın örnekleriyle birlikte
serginin tamamlanmış olduğunu söylüyor. Çift sarmal modellerin sanatsal
çalışmalara yansımadan örneklerin yer aldığı sergide, heykeller, mermer
çalışmalar bulunuyor. Sergi, Bilkent Üniversitesi Fen Fakültesi B Blok Atrium’da 14
Ekim’e kadar saat 09.00-17.00 arasında meraklılarını bekliyor. |