26 Kasım 2005, Dünya Cumartesi Pazar
“Üç Boyutlu Televizyon” Gerçek Oluyor
Bugüne kadar hiç kimsenin aklına
herhalde bu üç boyutlu görüntülerin televizyonlarda uygulanacağı
gelmemiştir. Ta ki Levent Onural adında bir bilim adamı bu
teknolojinin üzerinde çalışmaya başlayıncaya kadar.
Levent Onural,
Bilknet Universitesi Elektronik-Elektronik Bölümü’nde öğretim üyesi.
Amacı ise televizyonlarımızı iki boyutlu görüntüden kurtarıp üç
boyutlu görüntü elde etmek. Parasını Avrupa Birliği fonlarından
alıyorlar. Yetişmiş elemanlarını ise doktora öğrencilerinden temin
ediyor. Hedefini ise çoktan belirlemiş 2008’de ilk üç boyutlu
televizyon yayını yapabilmek.
Onural ise tam 24 yıldır üç boyutlu televizyona alt yapı oluşturacak
teknik konularla uğraşıyor. Bu fikir aklına nereden gelmiş diye
soracak olduğunuz zaman ise bir zamanların o ünlü çikolata
reklamındaki gibi “Hiç aklımdan çıkmadı ki” diyor.
Ancak, şu anda fiilen
uğraştığı projenin baştan sona tüm teknik konularını içeren büyük
çaplı ve çok kişinin katıldığı bir projenin ortaya çıkması için
belli koşulların oluşması gerekmiş öncelikle. Bu koşullardan en
önemlisi de, çok geniş bir bilimsel ve teknik yelpazedeki
gelişimlerin bu tür zor bir işi kaldırabilecek olgunluğa erişmiş
olması.
Bu olgunluğu
1990’ların başından beri üç boyutlu televizyon kurallarına ilgiyi
arttırdığını söyleyen Onural, özellikle son on yılda Uzakdoğu’da,
Avrupa’da ve ABD’de bu tür araştırma gruplarının hızla ortaya
çıkmaya başladığını belirtiyor.
PARASAL DESTEK AB’DEN
Projenin şu anda AB tarafından parasal olarak desteklemekte olduğunu
söyleyen Onural, yedi Avrupa ülkesinden gelen on dokuz kurumun
çalışmaya dahil olduğunu anlatılıyor. Projede toplam iki yüz kadar
araştırmacı var. Bilkent Üniversitesi ise projenin koordinatörü ve
yöneticisi. Çalışamaya katılan diğer ülke ise Almanya, İngiltere,
Finlandiya, Yunanistan, Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti. Ancak
Onural’ın belirttiğine göre, ağırlık Alman ve Türk ortaklarda.
Projenin içinde üniversitelerin yanı sıra, araştırma merkezleri ve
şirketler de var.
Türkiye’den
koordinatör Bilkent Üniversitesi yanında Koç Üniversitesi, ODTÜ ve
iki küçük teknoloji şirketi Momentum ve Yoğurt katılıyor.
NASIL ÇALIŞACAK?
Teknik olarak üç boyutlu televizyon sistemleri iki ana sınıfa
ayırıyor. Stereoskopi ve holografi. Bunlardan stereoskopi nispeten
insan görme sistemini algılama özelliklerini dayalı bir yöntem. İki
boyutlu sistemlerdeki gibi her iki göze de aynı görüntüyü vermek
yerine, her bir göze aynı üç boyutlu mekanın biraz farklı açılardan
çekilmiş görüntüleri veriliyor bu sistemde.
Holografik yöntemde
ise nesnelerin yokluğunda, o nesnelerden ortalama yayılacak ışığı
tüm fiziksel özellikleriyle yeniden yaratabilme ilkesine dayanır.
Bunu da şöyle açıklıyor Onural: “Etrafı görmek demenin esasen
nesnelerden bize ulaşan ışığı görmek demek olduğu unutulmamalıdır.
Dolayısı ile nesneler ortadan yok olsalar bile eğer onlardan gelecek
ışığın aynısı üretilebilirse, bu ışığa bakan kişi nesnelere bakarken
ne görecek ise, nesneler yok iken de aynı şeyi görecektir. Bu da
bize aslı ile optik olarak tıpatıp bir üç boyutlu görüntü
verecektir. Bizim projemizde, üç boyutlu televizyonunu her türlüsü
ile ilgileniyoruz: amacımız her şeyden önce, karşılaştırmalı
bilimsel yaklaşım ile tüm olası teknolojilere baştan sona gözden
geçirmek. Bunu yaparken de, en olası biçimleri üzerinde yoğunlaşmak.
Dolayısı ile tek bir üç boyutlu televizyon tekniğine
odaklanmıyoruz.”
PROJE 2008’DE SONA ERECEK
Çalışmanın uzun soluklu bir projeler dizisinin ilk aşaması olarak
görülmesi gerektiğinin altını çizen Levent Onural, projenin 2008
Ağustosu’nda sona ereğini açıklıyor. Ancak arzu edilen niteliklerde
üç boyutlu görüntüler için zaman henüz erken. Bugünkü dijital
televizyon görüntülerinin netliğinde bir görüntü elde edebilmek için
en azından bir on yıl yoğun katılımlı araştırma-geliştirme
çalışmaları gerekecek.
Levent Onural, bu
aşamada işin teknolojik olduğu kadar politik bir boyutu olduğunu da
vurguluyor: “Bugünkü hızlı devride bile bilimsel yeniliklerin
laboratuar ortamlarından çıkıp ticarileşmesi 10-15 yıl alabilmektir.
Telefon, televizyon gibi yaygın kullanılabilecek sistemlerde bu
süreç, gerekli standardizasyon çalışmalarını tamamlanması ve büyük
boyutlu ekonomik-politik kararların verilmesi aşamalarını da
içerdiğinden daha da karmaşık ve uzundur. Bu tür geniş kapsamlı
teknik AR-G iş birlikleri sonucunda onlarca hatta yüzlerce anahtar
patentlerin ortaya çıkması beklenmelidir. Dolayısı ile bu
patentlerin oluşturduğu fikri mülkiyet hakları konuları da oldukça
karmaşıktır. Benzer örneklere cep telefonlarında, ve de sayısal
televizyon sistemlerinde görülmüştür.”
Peki, Türkiye’de bu
üç boyutlu görüntü hayallerini gerçeğe dönüştürecek kaynak ve
yetişmiş insan gücü var mı? Levent Onural’a göre para konusunda
Türkiye’nin şu anda bir sıkıntısı yokmuş. Projenin hala yürüyen
aşaması için yeterli fon mevcut. Ancak yetişmiş insan gücü için aynı
şeyi söylemek güç.
Üç boyutlu televizyon
projesi için çalışacak nitelikli uzmanların sayılarının çok kısıtlı
olduğuna dikkat çeken Onural, bu nedenle uluslararası iş birliğinin
gündemde olduğunu hatırlatıyor. Türkiye’deki ekibe zaman zaman başka
ülkelerden uzmanlarda transfer ettiklerini açıklayan Onural, bu
konuda çalışan doktora öğrencilerine katkılarına dikkat çekiyor.
“Aynı bir sehpaya benzeyecek”
İşin tüm bu karmaşık teknolojik ve endüstriyel yanlarından sonra
şimdi diyeceksiniz ki ‘Bu üç boyutlu televizyon denen şey neye
benzeyecek? Tipi nasıl olacak?’ Levent Onural, ‘streoskopi’ tekniği
ile çalışacak üç boyutların bugünkü plazma ve LCD ekranı
televizyonlara benzeyeceğini söylüyor.
Ancak ‘holografik’
olanlar ise bambaşka bir görüntüye sahip olacak. Onural bu yeni
televizyonların evlerimizde nasıl görüneceğini şöyle anlatıyor.
‘Holografik sistemlerde ışığın projeksiyonu ve bu projeksiyon
sırasında bir optik maskeden geçerken fiziksel kırımımı esastır. Tam
holografik bir üç boyutlu televizyon büyük olasılıkla bir sehpa
görünümünde olacak. Alttan gelen ışık kırılarak sehpa üzerine
gerçeğinden ayırt edilemeyecek üç boyutlu görüntü verecektir.’
|