28 Nisan 2005, Zaman
Necatigil ile Dolu Bir Gün
Türk şiirinin büyük ustası Behçet
Necatigil’in ölümünün 25. yılı dolayısıyla Bilkent Üniversitesi Türk
Edebiyatı Merkezi tarafından düzenlenen “Asfalt Ovalarda Yürüyen
Abdal: Behçet Necatigil” sempozyumu dün Bilkent üniversitesi’nde
gerçekleştirildi. Şiir severlerin yanı sıra, Necatigil’in soylu ve
mütevazı şiiri “Solgun Bir Gül Dokununca”nın, kendi sesinden
dinletilmesiyle başladı. Behçet Necatigil’in bir dönemde öğrencisi
de olmuş, eleştirmen Sabit Kemal Bayıldıran, sempozyumun açılmış
bildirisinde şairin “Abdal” şiirini çözümledi. Kendine özgü
üslubuyla kuşatıcı bir bildiri sunan Bayıldıran, Necatigil’in
kendisine yazdığı bir mektuptan bölümler okudu. Açılış bildirisinin
ardından yapılan ilk oturumda üç akademisyen; Mehmet Kalpaklı, Orhan
Tekelioğlu ve Rahim Tarım söz aldılar. Mehmet Kalpaklı, Necatigil
şiirinin “şifre’lerini çözmeye çalıştığı bildirisinde, şairler Divan
şiiri arasındaki ortaklıkları, Necatigil’in geçmişe yaptığı
göndermeleri ortaya koydu. Orhan Tekelioğlu sempozyuma bizzat
katılmasa da bildirisi Bilkentli bir doktora öğrencisi tarafından
okundu. Tekelioğlu bildirisinde, Necatigil şiirlerindeki ‘hayır’ın
izlerini sürüyordu. Rahim Tarım ise Necatigil’in yapıtında
çocukluğun izlerini irdeledi. İkinci oturumda bildiri sunan bir
başka akademisyen Laurent Mignon, Li Po ile Behçet Necatigil’i
karşılaştırdı. Emra Zeytinoğlu’nun bildirisinde ise “(-)” başlığını
taşıyordu. Şehnaz Şişmanoğluu da bildirisinde Necatigil şiirinin,
onun bir dizesinden ödünç aldığı ifadeyle, “içe dönük bir kapı”
olarak ne anlama geldiğini sorguladı. Oturumun son konuşmacısı
Alphan Akgül, sempozyum da adını veren “abdal” izledi ve “lamba”
imgesi bağlamında Necatigil şiirlerini değerlendirdi. Sempozyumun
son oturumunda sözü şairler aldı. Hilmi Yavuz, hocası ve ustası
Behçet Necatigil şiirlerini değerlendirdi. Sempozyumun son
oturumunda sözü şairler aldı. Hilmi Yavuz, hocası ve ustası Behçet
Necatigil’i bir “modern muamma şairi” olarak ele aldığı konuşmasında
ilginç saptamalar yaptı. Mahmut Temizyürek’in bildirisi, ilginç bir
başlık taşıyordu: “Azaplıktan Şiir ile Kurtulan”. Can Bahadır Yüce
de bildirisinde, Necatigil’i ‘mistik bir şair’ olarak tanımlamanın
mümkün olup olmadığını tartıştı.
Necatigil şiirinin
çeşitli yönleriyle enine boyuna irdelediği oturumların ardından
tiyatro sanatçısı Ayten Gökçer, Usta şairin şiirlerini seslendirdi.
Dinletinin ardından, bu seneki Behçet Necatigil Ödülü’nü paylaşan
iki şair, Akif Kurtuluş ve Betül Tarıman, 25 yıldır verilen ödülü
alan ilk kadın şair olarak da Necatigil Şiir Ödülü’nde bir ilke imza
atmış oldu.Ödül töreninin ardından, Necatigil’in öğrencilerinden
Doğan Hızlan, Mustafa Seçrif Onaran, Hikmet Sami Türk ve Hilmi
Yavuz, hocalarıyla olan anılarını, dinleyicilerle paylaştı.
Öğrencisi Hilmi
Yavuz’un öncülüğünde düzenlenen Behçet Necatigil Sempozyumu, en çok,
başta şairin eşi Huriye Necatigil olmak üzere Necatigil ailesini
mutlu etmiş olmalı; zira, Huriye Hanım’ın mutluluğu gözlerinden
okunuyordu. Kayseri Erciyes Üniversitesi’nden gelen 20 kişilik bir
öğrenci grubu da sempozyumu renklendirdiler. Bir öğretmen, hem de
gölgesi günümüze kadar gelen bir öğretmen olan Necatigil aslında o
unutulmaz derslerinden birini verdi dün. Eski ve yeni öğrencileri,
onun şiirini buluşturduğu o salonda adeta son dersini dinlediler.
Necatigil, “Kitaplarda Ölmek” şiirinde, “Adı, soyadı/açılır parentez/
Doğduğu yıl, bitti/ Kapanır Parentez demişti. Ama kitaplarda ölmedi.
Ailesi öğrencileri, okurları, izini süren şairler; hepsi bugün
Necatigil’in anısını yaşatıyor. Parantez kapanmadı, kapanmayacak
da...
|