11.10.2003, Cumhuriyet Bilim
Uluslararası yayınlarda üniversiteler nasıl karşılaştırılmalı?
Türkiye dışa açılır ve üniversitelerimiz arasındaki rekabet artarken, uluslararası bilimsel yayın sayılarının daha çok tartışılıyor olması memnuniyet vericidir. Ancak hem ülkemizin özellikle de üniversitelerimizin yayın sayılarını tartıiırken daha dikkatli olmak ve daha ince yöntemler kullanmak zamanı gelmiştir, hatta geçmektedir.ara sıra yazarların kendi kurumlarını öne çıkarma gayretinin ağır bastığı bu yazıların ne kadar bilimsel yöntemlerle hazırlandığını artık tartışmaya açmamız gerekiyor.
Herşeyden önce sözkonusu tartışmalarda uluslararası yayın denilince International Science Institude adlı kurum tarafından hazırlanan üç endeks (fen, sosyal bilimler, beşeri bilimler) kapsamına giren hakemli dergilerde yayımlanan makaleler ve diğer yayınların kastedildiğini belirtmek gerekir. Uluslararası yayınlar hakkında son yıllarda sayıları giderek artan incelemelerde en sık olarak yapılan, son yirmi yıllık dönemde Türkiye adresli makale sayılarının artış hızını ve Türkiye'nin dünya sıralamasındaki yerini izlemektedir.
Gerçekten son yirmi yılda Türkiye adresli ve bu üç endeksin kapsamına giren uluslararası yayınlarda büyük artış oldu. Daha da önemlisi Türkiye adresli yayın sayıları bu dönemde diğer ülkelerdeki yayınlardan daha hızlı artış gösterdi ve Türkiye'nin ülkeler yayın sıralamasındaki yeri hızla yükseldi. Türkiye Science Citation Index kapsamına giren yayın sıralamasında 1985 yılında 493 yayın ile 43. sırada yer alırken, 2002 yılında 8372 yayın ile 22. sıraya geldi.
Aynı şekilde sosyal bilimler alanındaki uluslararası yayınları izleyen Social Science Citation Index kapsamına giren yayınlarda Türkiye 1985 yılında 31 yayınla 47. sırada yer alırken, 2002 yılında 376 yayınla 28. sıraya yükseldi.
Kalite ve nüfüsa göre
Ancak bu noktada bir iki hatırlatma yapmakta yarar var. 70 milyon nüfusu ile Türkiye'nin 5 milyonluk Honkong'un yada 10 milyonluk Macarista'nın önünde yer alması pek de övünülecek bir başarı olmayabilir. Kanımızca ülkedeki kişi başına yayın sayısı, toplam yayın sayısından daha sağlıklıbir göstergedir. Nitekim nüfus başına yayın sayısını hesaplayınca Türkiye'nin Science Citation Index kapsamına giren yayınlar sıralamasında dünyadaki yeri 2002 yılında 45. liktir.
Ayrıca araştırma kapasitemizi ölçmeye çalışırken yayın sayılarının yanı sıra yayınların kalitesinide dikkate almak gerekir. Yine bu sayısal çerçeve içinde, bir yazarın ya da bir makalenin aldığı toplam atıf sayıları kalite için belki daha makul ölçülerdir. Oysa sadece yayın sayısını arttırmaya koşullanan bir anlayış, araştırmacılarımızıda yanlış yönlendirebilmekte, sadece yayın sayılarına önem vermelerine yol açmaktatır. Nitekim Türkiye adresli yayınların aldığı ortalama atıf sayıları incelendiğinde bu sayıların son zamanlarda artmadığı, tan-m tersine bir miktar gerilediği anlaşılmaktadır.(bkz. Yurtsever, Gülgöz, Yedekçioğlu, 2002.)
Aynı ilkeleri ve kaygıları yayın sayılarına ilişkin olarak üniversitelerimiz arasında yapılan karşılaştırmalara taşımak mümkündür. Üniversitelerimizi enkdeksli dergilerde çıkan toplam yayın sayıları üzerinden karşılaştırmanın fazla anlamlı olmadığı söylenebilir. İlk aşamada daha anlamlı olan öğretim üyesi başına yapılan yayın sayısını bulmaktır. Ancak bu kaba gösterge sadece bir başlangıç oluşturabilir. Çünkü bir yılda yapılan ortalama yayın sayıları değişik bilim dalları arasında büyük farklılıklar gösteriyor.
Bilim dallarına göre
Bugün Türkiye de ve uluslararası yayınlarda kaba hatlarıyla üç temel alandan sözedilebilir. a) tıp b) temel bilimler ve mühendislik c) sosyal ve beşeri bilimler.
Öğretim üyesi başına düşen ortalama yayın sayıları bu alanlar arasında çok büyük farklılıklar gösteriyor. En yüksek ortalama yayın sayıları tıp alanında görülmekte, daha sonrada temel bilimler ve mühendislik gelmektedir. Endeksler kapsamına giren uluslararası yayon sayılarının en düşük olduğu alan ise sosyal bilimler ve beşeri bilimlerdir. Ayrıca bir bilim alanı içinde bile ortalama yayın sayıları bakmından bilim dalları arasında önemli farlılıklar vardır. Örneğin temel bilimler arasında matematik fizik kimya gibi bilim dalları arasında yıllık ortalama yayın sayısı bakımından önemli farklılıklar görülmektedir. Bu farklılıklar Türkiye' ye özgü değildir. Başta ABD olmak üzere tüm ülkelerde vardır.
ABD' de önde elen üniversitelerde değişik bilim dallarında öğretim üyesi başına düşen endeksler kapsmındaki yayın ve atıf sayıları tablo 1'den izlenebilir. Bu tabloda sunulan ortalama yayın sayıları arasındaki bu farklılıkların kişilerin ya da bilim dallarının verimliliğinden kaynaklandığını söylemek kolay değildir. Bilim alanlarının da temel özelliklerinin bu sonuçta önemli bir payı vardır.(Bakınız Tablo 1)
Farklı bilim alanlarındaki uygulamalar incelendiğinde, yayıların türü endeksler kapsamına giren dergilierin sayıları endeksler kapsamına giren dergilerdeki makalelerin kabul-red oranları gibi en temel konularda bilim alanları ve bilim alanları içinde bilim dalları arasında büyük farklılıklar olduğu görülmektedir. Ayrıca sosyal ve beşeri bilimlerin pek çok dalında uluslararası yayın faaliyetlerinin önemli bir bölümü sözünü ettiğimiz endekslerin kapsamı dışında kalan kitaplarda ve ulusal dergilerde yapılmaktadır.
Dil sorunu
Bir diğer farklılık nedenide dil sorunudur. Bu yazıda sözü edilen üç endeks büyük çoğunlıkla ingilizce yayınları tanımlamaktadır. Tıp bilimleri ile temel bilimler ve mühendislik alanlarında ingilizcenin artık uluslararası bilim topluluğunun ortak hatta tek dili olduğu söylenebilir.
Oysa sosyal ve özellikle de beşeri bilimlerde ingilizce dışında da bilim toplulukları vardır. Diğer dillerde yapılan yayınların büyük çoğunluğu International Science Institute dün hazırladığı endekslerin kapsamı dışında kalmaktadır. Nitekim, anadili Ingilizce olan ülkelerde science endeksine giren yayın sayıları social science humanities and art endeksine giren yayın sayılarının yaklaşık olarak 5 kat üzerinde iken anadili ingilizce olmayan ülkelerde, bu oran 12 kata yükselmektedir. Bir başka değişle anadili ingilizce olmayan ülkelerde science endeksine giren yayınlar ile social science endeksine giren yayınlar arasındaki fark büyümektedir. ( bu konularda daha fazla ayrıntı için bkz. Denel, Kağıtçıbaşı, Pak ve Pamuk 1999)
Bu durumda kişi başına yayın sayılarına bakarak belirli dallrdaki öğretim üyelerinin diğerlerinden daha verimli çalıştığı gibi sonuçlara varmak hatalı olur. Bu sonuç üniversiteler arası karşılaştırmalar içinde geçerlidir. Tüm üniversitelerimizi aynı kaba koyarak öğretim üyesi başına endeksli yayın sayılarına göre karşılaştırmak aynı derecede yanıltıcıdır. Üniversitelerimizin tek tip olmadıklarını, farklı uzmanlık alanları seçtiklerini biliyoruz. Büyük tıp fakülteleri olan üniversiteler ile sosyal bilimlere ağırlık veren üniversitelerde öğretim üyesi başına yayın sayısını karşılaştırmak fazla anlamlı olmamaktadır.
Bunun yerine her üniversite için a)tıp b)temel bilimler ve mühendislik c) sosyal ve beşeri bilimler olarak tanımlanabilecek üç temel alanın her birinde toplam endeksli yayın sayısını o alandaki öğretim üyesi sayısına bölerek biraz daha ayrıntılı ve daha anlamlı oranlar elde etmek mümkünkündür. Üniversitelerimizin yayın performanslarını da bu oranlar üzerinden karşılaştırmak gerekir.
En doğrusu
Tabiki en doğrusu bir sonraki aşamada kişi başına endeksli yayın karşılaştırmasını bölümler bazında yapmaktadır. Örneğin kimya bölümleri ya da iktisat veya inşaat mühendisliği bölümlerini öğretim üyesi başına yayın sayıları üzerinden karşılaştırmaya başlarsak bugünkü durumuna göre bir hayli mesafe almış olacağız.
Nitekim, geçtiğimiz aylarda Prof. Dr. Derin Orhun ile Prof. Dr. Hasan Saygın'ın bu dergide yayınlanan çalışmalarında önde gelen beş üniversitede temel bilimler ve mühendislik alanında öğretim üyesi başına düşen uluslararası yayın sayıları karşılaştırılmaktaydı.(bkz. Orhun ve Saygın 2003) Bilim alanları yelpazesi içine bir yandan tıp bilimleri, öte yandan da sosyal ve beşeri bilimler eklendiğinde öğretim üyesi başına yayın sayılarında üniversiteler arası farklılıklar dahada büyümektedir.
Bir ilk adım olarak, önde gelen üniversitelerimizin sözünü ettiğimiz üç bilim dalındaki yayın performansını her bilim alanı için o alandaki yayın sayısını aynı alandaki öğretim üyesi sayısına bölerek ölçmeye çalıştık. Daha dikkatli bir çalışma için ileride her bilim alanında görev yapan öğretim üyelerinin yaptıkları yayınların sayısını bir başka deyişle adresi o bilim dalındaki bölüm veya fakülteler olan yayınların sayısını aynı alandaki öğretim üyesi sayısına bölmek daha doğru olacaktır. (bkz.tablo 2)
Tablo 2 de bu özet çalışmanın sonuçlarını sunuyoruz. Bu tabloda yer alan üniversitelerimizin Türkiye sıralamasında en önde geldiklerini iddia etmiyoruz. Çünkü, çalışmamız tüm üniversiteleri kapsamıyor.
Ancak tabladan 3 bilim alanındaki ortalama yayın sayılarının çok farklı olduğu açıkça görülmektedir. Tıp bilimleri alanındaki ortalama yayın sayıları diğer iki alandan yüksektir. Sosyal ve beşeri bilimler alanındaki ortalama yayın sayılarının ise, diğer ülkelerde olduğu gibi ve yukarida değindiğimiz nedenlerle, Türkiye de de diğer iki alana kıyasla daha düşük olduğu görünmektedir.
Bu durumda üniversite ölçeğindeki öğretim üyesi başına yayın sayılarının artık anlamlı bir gösterge olmadığı anlaşılmaktadır. O halde bu sayfalarda yayımlanan yazılarda en verimli öğretim üyesi falanca üniversiteli türünden sonuçları ve başlıkları artık geride bırakmamız gerekiyor.
Temennimi yayın performansını alt birimler bazında ölçmeye çalışan yaklaşımların çeşitlenmesi, bu konuda yapılan daha dikkatli ve daha ince çalışmaların sayılarının önümüzdeki dönemde artmasıdır.
Tablo -1
Beş yılda (1992-1996) Öğretim
üyesi başına düşen yayın sayısı
Fen bilimleri ve
mühendislik Atıf
Kimya |
10,52 |
55,88 |
Astrofizik ve astronomi |
10,56 |
69,15 |
Eczacılık |
9,52 |
56,06 |
Kimya mühendisliği |
8,04 |
25,51 |
Fizik |
7,83 |
43,33 |
Moleküler biyoloji |
7,64 |
70,18 |
Biyomedikal mühendislik |
7,75 |
28,46 |
Gelişme biyolojisi |
7,03 |
62,83 |
Elektrik mühendisliği |
5,03 |
13,71 |
Yerbilimleri |
4,71 |
24,82 |
Makina mühendisliği |
4,38 |
8,65 |
Uzay mühendisliği |
4,06 |
15,79 |
Sanayi mühendisliği |
3,68 |
4,85 |
İnşaat mühendisliği |
3,54 |
3,39 |
Matematik |
3,48 |
6,67 |
Bilgisayar bilimleri |
3,06 |
6,17 |
Sosyal ve beşeri bilimler |
|
|
Psikoloji |
3,71 |
12,83 |
Ekonomi |
2,72 |
5,43 |
Sosyoloji |
2,14 |
5,51 |
Antropoloji |
1,54 |
3,99 |
Siyaset bilimi |
1,46 |
2,50 |
Tarih |
0,70 |
1,19 |
|
|
|
Tablo 2 öğretim üyesi başına uluslararası yıllık yayın sayıları
1999-2001
A: Tıp Bilimleri |
Hacettepe Üniversitesi : 1,80 |
Ankara Üniversitesi : 1,04 |
Gazi Üniversitesi : 0,81 |
Dokuz Eylül Üniv. : 0,54 |
B: Temel bilimler ve Mühendislik |
Bilkent Üniversitesi : 1,42 |
Boğaziçi Üniversitesi : 0,80 |
O.D.T.Ü : 0,75 |
İ.T.Ü : 0,64 |
Hacettepe Üniversitesi : 0,48 |
C: Sosyal ve Beşeri Bilimler |
Bilkent Üniversitesi : 0,52 |
Boğaziçi Üniversitesi : 0,20 |
Hacettepe Üniversitesi : 0,14 |
O.D.T.Ü : 0,25 |
Ankara Üniversitesi : 0,05 |
Prof. Dr. Şevket Pamuk
Boğaziçi üniversitesi ve TÜBA asil üyesi
|